23 Aralık 2013 Pazartesi

AKP'nin Geri Dönüşsüz Yolu


Neo liberaller ve Gülen Cemaati'nin ayrılmasından sonra AKP'nin aklı olarak nitelendirilebilecek kadro iyice küçüldü. Kabinede elle tutulur sadece Ali Babacan gibi iş bilen 1-2 kişi ve Mehmet Şimşek gibi görev adamları kalmışken, medya ayağında ise Meryemler Rasimler kaldı. 

Siyaset yapmak, tamamen entelektüellerle yapılamayacak bir şey olmasına karşın ( öyle olsaydı Altan Öymen başarılı olurdu ),  fikirleri doktrine yerleştirmek için entelektüel akla ihtiyaç duyar. Doğru anlamda siyaset, bu doktrinlerin iyi hatipler, gerçek liderler tarafından halka aktarılmasıyla olur. Salt hatipler ya da liderler ile yapıldığında siyaset tamamen bir harekete dönüşür. Doktrinden azade bir hareket, faşizmin tam karşılığıdır. 

Özellikle 2011 seçimlerinden bu yana karşımıza dikilen ağır faşizmin sebebini de, iktidarın artık bir akla ihtiyaç duymayacak şekilde bir harekete dönüşmesine bağlayabiliriz. Son 2-3 yıldır siyaset, tamamen anlık gelişmelere verilen tepkiler doğrultusunda, plansız bir şekilde ilerlemektedir. Gezi olaylarında bir akıl tutulması yaşanmamıştır aslında, açıkça bu protestolara akılcı cevap vermek yerine refleks gösterilmiştir. Bugünkü yolsuzluk operasyonlarında da akıl yürütmek yerine tercih refleks göstermek olmuştur. 

Faşizmin tarihi boyunca yandaş bulmaktan yana hiç sıkıntı yaşamamış olmasının sebeplerinden biri de budur. Faşizm akıl yürütmekle uğraşmaz, en temel dürtülerimizden birini gerçekleştirip etkiye tepki verir. Ve asla geri adım atmaz, atarsa aslına rücu etmiş olur. Dünya üzerindeki tüm diktatörlükler, ilk geri adımlarından sonra yıkılmışlardır. Biraz da güç sarhoşluğuyla gittikçe bu kanala giren AKP yönetimi, bundan sonra asla geri adım atamayacak, gittikçe rejimi sertleştirmek zorunda kalacaktır. Zizek'ten bir alıntıyla bitirelim:

"İnsanlar işler berbatken isyan etmez. Devrimler, ayaklanmalar hiçbir zaman böyle başlamaz. Tersine, hayat iyileşirken beklentiler artar. Fransız Devrimi, monarşi çok sert ve acımasızken ortaya çıkmadı. Kral 1750’den beri güç kaybediyordu. Anti komünist ayaklanmalar da öyle. 1956 Macaristan’ında liberal komünist başbakan Nagy İmre zaten iktidardı. Açılma başlamıştı ama yetmedi. Bu sebeple Kuzey Kore’de devrim olmayacak. Bu çok üzücü bir ders. Diktatörlere tavsiyem şudur: Sonuna kadar acımasız olun ve asla geri adım atmayın."

Hiç yorum yok:

İzleyiciler

Blog Arşivi